https://www.youtube.com/watch?v=uZTAmMY2s4A
‘THE DUTCHESS OF YORK)
Kalkan’ın dalışa kapalı bölgesinde bulunan bu batık, dalış bölgelerinde ki yasakların kalkmasıyla aletli dalıcıların incelemesine açıldı. Bulunduğu derinlik, konumu, duruş pozisyonu, içine girilebilme(penatrasyon), görüş ve barındırdığı canlılar açısından dalgıçların her zaman dikkatini çekecek bir durumdadır.
Kısa Tarihçe: The Dutchess of York 1893 yılında batmış saç-ahşap bir İngiliz yük gemisidir(1). Batmış olduğu yer Sakarya Taşlıkları yada Sakarya reef olarak adlandırıldığından çeşitli konuşmalarda Sakarya batığı olarakta geçiyor. Fırtınalı bir havada kayalara doğu istikametinde çarpıp bulunduğu konumu bir süre koruyor, daha sonra tahminlere göre iki yada üç parçaya ayrılıp batıyor. Batışını kolaylaştıran etmen olarakta, kayalara oturduğu kesimin ortadaki kazandairesi olması,çarpma esnasında da içeri giren suyun ısınan bölümü aniden soğutması ve mukavemetin azalması, ayrıca yapım tekniği olarak perçin(2)(foto 4) teknolojisi kullanıldığından kırılmanın sanki bir destereyle kesilmiş gibi düz olmasına bağlayabiliriz.(foto 1)
Konum: Kalkan limanı terk ettikten sonra, Kalkan koyunun Kaş istikametinde, limandan yaklaşık 6-7 mil mesafede, Sakarya sığlığı mevkiinde, 39-67 metre arasında değişen derinliklerde iki parçaya ayrılmış olarak bulunuyor. Yaklaşık 40 metreye yaklaşan görüş sayesinde batığı bir bütün dahilinde algılamak mümkün Yapılan dalış sonucunda 39-45 metre arasında bulunan ilk parçaya rastlıyoruz. Muhtemelen geminin kazan yada baca bölümünün olduğu bölüm gibi duruyor.(foto 2) İkinci parça 50 ile 67 metre arasında baş kısmı aşağı da olmak üzere sancak tarafına yatmış bir şekilde duruyor(şekil 1).(foto 3 ve 8) Baş kısmında yaklaşık 1.5-2 ton arasında olabilecek çapalar,(foto 4) tik ağacından üst güverte kaplamalarını(foto 5) ve ırgatlarını görebiliyorsunuz (foto 6 ve 7)50 metre’de başlayan kırık bölümünden batığın iskele ve sancak ambarlarına geçiş mümkün.Üçüncü parça olarak batığın kıç kısmı, üzerinde düşünülen senaryolara göre kırılma esnasında yuvarlanıp ayrı bir yere battığı şeklinde ,ancak kayalığın diğer tarafı sığlık bir platform niteliğinde ve sığlık tarafında görülmüyor. Bir ihtimal sığlık üstünde kalıp daha sonra parçalara ayrıldığı yada söküldüğü şeklinde. Bir diğer senaryoya göre daha derine bir yere batmış olması, dolayısıyla batığın kıç tarafının akibeti yapılacak ilave dalışlarla netlik kazanabilir. Bu bilgiler dahilinde de batığın 70-90 metreboyutlarında olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü ikinci parça yaklaşık 40-55 metre boyutlarında. Genişlik olarak 6-7 metre,yükseklik olarakta 6-7 metrediyebiliriz.
Dalış: Batığa daha önceden dalmış olan kişilerden alınan bilgiler sonucunda dalışın maximum 70 metre olması planlandı. Düşünülen derinlik sportif dalış limitlerinin ötesinde olduğu için 70 metre kalınması gereken derinlik değil, sadece o derinlikte olması muhtemel ilginç bölümü yada bölümleri belgelemek içindi. Sonuçta dalış 50 ila 65 metre arasında değişen derinliklerde gerçekleşti. Asıl amaç batığın fotograflanarak belgelenmesi olduğu için ,gerekebilecek extra ışık kaynakları için Sn. Gökhan TÜRE ve Sn. Levent YÜKSEL’in imal ve temin ettiği ışık sistemleri kullanıldı.Fotografları çeken Sn. Şafak ULUER Nikonos 5 fotograf makinası, sea and sea geniş açı lensleri, Nikon 105 flash kullandı. Dalıcı ekibi Hakan EĞİLMEZ-Burak DÖNERAY, Şafak ULUER-Haluk DİLGİMEN’den oluştu. Dalışlar Dolphin Scuba dalış merkezinin Osmanbey 1 Teknesinden yapıldı. Havanın sakin ve güneşli, su sıcaklığının 23-24 derece, akıntının bulunmaması , görüşün 40 metre’nin üstünde olması dalışı pozitif yönde etkiledi. Ekibin derin dalıştecrübesi olan eğitmenlerden oluşması, kullandıkları hava miktarının dakikada 11 litre olması, secilen tupler olarak 15-18(litre), yedek tupler olarak 7 litrelik stage tuplerin kullanilmasi gibi faktörler oluşabilecek narkoz ve hava problemlerini en aza indirdi. Sonuç olarak dalış %60-70 oranında tatmin edici bilgiler verdi. İleride batığa dalmayı planlayanların dalışlarını sakin bir havada , tercihen deko beklemeleri için nitrox karışımları , dip gazı olarakta hava yerine helium ,nitrojen ver oksijen’den oluşan trimix kullanmalarını tavsiye ederiz.
1)Kaynak: ‘DENİZ MAGAZİN’ , sayı 33,1999 s 17 ,Batiklar , Mahmut SUNER
2)Percin teknolojii
Yazı: Ali Hakan Eğilmez
Fotograflar: Prof Dr. Şafak ULUER